Kırmızı ve Bordo
11 Haziran 2011 Cumartesi
“…
Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de, dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.
…”
"Manevra kabiliyeti yüksek aşklar yaşardık gecenin ıssızlığa bağdaş kurtuğu vakitlerde. Şarkılar asla telaşlanmazdı. Yılların beyaz gardırobunda mis kokan masumiyetimiz asılıydı. Akşamüstülerine kendi ellerimizle gömdüğümüz titrek dudaklarımız, çok eskiden beri sevdiğimiz şiirlerle yakınlaşırdı birbirine.”
ben yine boşladım buraları..
hoopp geri döndüm bileee
hoopp geri döndüm bileee
23 Nisan 2011 Cumartesi
olmaz
Gördüklerimden sonra
Ahh yaşamak var ya
Hiçbir zaman eskisi gibi olmaz
Gördüklerinden korkma
Ahh mutluluk var ya
Hiçbir zaman eskisi gibi olmaz
Ahh yaşamak var ya
Hiçbir zaman eskisi gibi olmaz
Gördüklerinden korkma
Ahh mutluluk var ya
Hiçbir zaman eskisi gibi olmaz
28 Şubat 2011 Pazartesi
karar değişikliği.
bende gidiyorum bu diyarlardan..
zaten tutan yoktu
pamuk ipliği de çabuk kopar
rahat iş
ee hani hala uyanmadık mı rüyadan??
hala mı devam ediyo rüya içinde rüya..??
rollerini bırakmak isteyen mi var aranızda...
inanmak istemezsen bu dünyaya
ne diyebilirim ki teselliden başka
hala mı devam ediyo rüya içinde rüya..??
rollerini bırakmak isteyen mi var aranızda...
inanmak istemezsen bu dünyaya
ne diyebilirim ki teselliden başka
27 Şubat 2011 Pazar
"eğer deliliğin seni yeteri kadar özgür kılamıyorsa hala akıllısın demektir..."
sar-hoş
Gerçeği bilemeyiz madem,ne yapsak boş ;
Ömür boyu şüphe içinde kalmak mı hoş?
Aklın varsa kadehi bırakma elden
Bu karanlıkta ha ayık olmuşsun, ha sarhoş.
(alıntı)
Ömür boyu şüphe içinde kalmak mı hoş?
Aklın varsa kadehi bırakma elden
Bu karanlıkta ha ayık olmuşsun, ha sarhoş.
(alıntı)
muamma
kaç bira içtiğini hatırlamıyodun o içten konuşmamızda..
yanında beş tane arkadaşın vardı
sen onlarla konuşmak yerine beni seçmiştin
derdin vardı
derdin benimle ilgiliydi
"derdin noldu" dedim
"muamma" dedin
"senin derdin noldu" dedin
"muamma" dedim
biliyoduk ki derdimiz birbirimizdik, muamma olan korkumuzdu, yüzleşemememizdi, birbirimizden emin olamamamızdı
çok konuştuk bunun üzerine
sonunda "sana şapşal demek istiyorum" dedim
sense "koskoca bıyıklı çocuğa" diye kendini yüceltmiştin
bense "yok canım koskoca bıyıklı çocuğa değil, vapurda kokoloji yaptığım bıyıklı çocuğa" demiştim
gülümsedin
"koko
peki" dedin..
bitti
bu konuşmanın ardından 7-8 ay geçti.
geçmiş özlenmek içinmiş.
rouge
26 Şubat 2011 Cumartesi
herşeyden çok
ve o geldi.
çaldı kapaımı...
onun gözleri ışıl ışıldı.
bense yeni uyanmıştım..
miskin, yorgundu bakışlarım..
nasıl desem bilemedim... şaşırdım.. evet haftalar sonra onu gördüğümde, yıllar sonra görmüşçesine çok şaşırdım.
uyku sersemi, bi ara rüya mı diye düşündüm.
o kadar sadece bi an sonra onu içeri davet ettim
geldi
ayakkabılarını çıkarmakla uğraşmadı.. direk "odamıza" geçti.
eski oda"mız".
onu takip ettim.
yatağın üzerine oturdu derin bi nefes aldı.
elim kapnın pervazındaydı.
kaydı, yaslandım ve çöktüm yere..
derin bir nefes aldım...
"nasılsın?" diye sordu, "iyi" diyebildim sadece, onca yıldan ve güzel bir terk edilişten sonra sadece iyiydim çünkü.
kırgındım belki, belkide yalnızdım ama iyiydim...
gözlerimi kapadım.
"sen?" diye dudaklarımı aralarken bi kuvvet sardı beni.
açmak istemedim.. çünkü karşımdaki kişi, sendin biliyordum. korkuyordum. bende sana sarılırım diye korktum.
açtım gözlerimi ve sadece bir damla yaş vardı artık o tüm duygulardan, korkulardan geriye..
özür diledin... öptün ellerimi, yanaklarımı, beni çok sevdiğini söyledin, "her şeyden çok" sevdiğini..
ben ise sadece "iyi" diyebildim....
çünkü biliyordum ki alışkanlıklarından vazgeçmemek için söylediğin bi yalandı beni her şeyden çok sevdiğin.
ve sen eskisi gibi olsun diye, eskisi gibi sarıldın bana ve eskisi gibi ayakkabılarınla uzandın yatağa ve ben hala kapının pervazında...
rouge
25 Şubat 2011 Cuma
cümleler
ben iğrenmem insanların geçmişinden
geleceklerinden iğrenirim
nedeni
ben varken de hayatlarında
hataların en büyüklerini yapıyolarsa
hiç bi işe yaramamıştır cümlelerim ...
rouge
23 Şubat 2011 Çarşamba
ölülerin arkasından mum yakmayı bırakalı çok oluyo
bıyıklı çocuğa..
bıyıklı çocuğa..
22 Şubat 2011 Salı
rüyada
"çoğu gece rüyanda düştüğünü görürsün, genellikle düşüşünü tamamlamadan sarsılır ve uyanırsın, bazen uyanamaz ve yere çakılırsın, ama bazende uçmayı öğrenirsin ve yükselirsin.."
ne kadar güzel söylemiş biri...
bilmem ki kim söyledi...
ne kadar güzel söylemiş biri...
bilmem ki kim söyledi...
20 Şubat 2011 Pazar
http://friendfeed.com/last-fm/6e34cc6e/diana-krall-temptation-bu-sabahn-sarks
kibar kibar, tatlı tatlı...
güzel şarkı...
rouge
kibar kibar, tatlı tatlı...
güzel şarkı...
rouge
zau
ay ışığında aksar kanar susar kıyafetler nehir kıyısında bekler zamanın duruşunu yontar sivri tırnaklarıyla tırmanır akheron yamaçlarına anlatır masallarını dokur dokunur uzatır fısıltılarıla dolu kadehini dudaklar şarkılara benzer toprağın esir alınmış taraflarında yaşar hamartiayı duyumsar besler işler düşler renkli limanın ışıklarını zihnine yapıştırır ve çeker gider lethe'nin silinmiş geleceğinin derinliklerine bir daha dönmemek üzere
ZAU
http://purefuckinzau.blogspot.com/
ZAU
http://purefuckinzau.blogspot.com/
19 Şubat 2011 Cumartesi
fotoğraf...
hani bi fotoğraf yırtmıştım ya gözünün önünde
artık onu sevmiyorum diye gayet rahattı içim falan
çünkü sen sadece o fotoğrafı biliyodun, inandın
ama aynı fotoğraftan bi tane daha olduğunu bilseydin, inanmazdın...
vapurdaydı bıyıklı çocuk hatırla...
rouge
artık onu sevmiyorum diye gayet rahattı içim falan
çünkü sen sadece o fotoğrafı biliyodun, inandın
ama aynı fotoğraftan bi tane daha olduğunu bilseydin, inanmazdın...
vapurdaydı bıyıklı çocuk hatırla...
rouge
içmek
Günlük hayatın sıkıntısından biraz silkeler insanı ,herşeyin aynı olmasından.
Kişiyi bedenin ve aklın dışına çıkarıp duvara yapıştırır.
Sanırım içmek; ertesi sabah tekrar hayata dönülebilen ve her gün tekrarlanabilen bir intihar biçimidir.
Charles Bukowski
Kişiyi bedenin ve aklın dışına çıkarıp duvara yapıştırır.
Sanırım içmek; ertesi sabah tekrar hayata dönülebilen ve her gün tekrarlanabilen bir intihar biçimidir.
Charles Bukowski
düş
kafam ambele olmuş bakıyorum öyle anlamsız, donuk, soğuk bakışlarla dünyaya
hiç birşey yapmak istemiyor canım hiç bir şey...
hemde hiç bir şey...
sadece şu var aklımda
bıraksınlar beni yatağıma ve o kadar..
yanıma bir küllük, birde çakmak..
e tabi olmazsa olmaz bi kaç paket sigara...
dumandan gözlerim yaşarsın gözümden yaş gelsin düşüneyim...
işte aslında herşey bu kadar
düşünmek yada düşlemek beynimi yorsada, yinede ben düşünüyorum düşlüyorum..
seni onu beni...
zorlanıyorum
ve bu sefer üzülmek çok daha fazla koyuyor..
zorlanıyorum...
rouge
hiç birşey yapmak istemiyor canım hiç bir şey...
hemde hiç bir şey...
sadece şu var aklımda
bıraksınlar beni yatağıma ve o kadar..
yanıma bir küllük, birde çakmak..
e tabi olmazsa olmaz bi kaç paket sigara...
dumandan gözlerim yaşarsın gözümden yaş gelsin düşüneyim...
işte aslında herşey bu kadar
düşünmek yada düşlemek beynimi yorsada, yinede ben düşünüyorum düşlüyorum..
seni onu beni...
zorlanıyorum
ve bu sefer üzülmek çok daha fazla koyuyor..
zorlanıyorum...
rouge
13 Şubat 2011 Pazar
zehir
"nasıl da ölümcül bir zehirsin sen, bir bilsen..." dedi
çevreme baktım tek yaşayan oydu.
beni tek sevmeyen oydu...
tek aşık olmayan...
onu da öldürmek istedim
ve şimdi içiyor zehrimi kana kana
o şimdi ölüme yakın, bana uzak...
rouge
çevreme baktım tek yaşayan oydu.
beni tek sevmeyen oydu...
tek aşık olmayan...
onu da öldürmek istedim
ve şimdi içiyor zehrimi kana kana
o şimdi ölüme yakın, bana uzak...
rouge
11 Şubat 2011 Cuma
7 Şubat 2011 Pazartesi
çoktandır
çoktandır
yaşıyormuş gibi yapıyordum demek
ben bu şehirde
çoktandır
iki yabancı gibi yaşıyorduk demek biz bu şehirde
ben de... ben de..
belki yaşar belki ölürüm
çoktandır
eriyorsa eğer silinirmiş meğer büyükte olsa aşk
çoktandır
kanıyormuş meğer çalışırdım inan farketseydim eğer
ben de... ben de..
belki yaşar belki ölürüm
süresi hiç belli olmaz yok ki zamanı
yarası zor geçer derler yok ki ilacı
insan bazen yaşar bazen de ölür
yaşıyormuş gibi yapıyordum demek
ben bu şehirde
çoktandır
iki yabancı gibi yaşıyorduk demek biz bu şehirde
ben de... ben de..
belki yaşar belki ölürüm
çoktandır
eriyorsa eğer silinirmiş meğer büyükte olsa aşk
çoktandır
kanıyormuş meğer çalışırdım inan farketseydim eğer
ben de... ben de..
belki yaşar belki ölürüm
süresi hiç belli olmaz yok ki zamanı
yarası zor geçer derler yok ki ilacı
insan bazen yaşar bazen de ölür
söz-müzik: teoman
2 Şubat 2011 Çarşamba
tek
Açtım penceremi!
ve şimdi döküyorum önündeki çiçekleri
içimdeki kötülükler çıkıyor dışarı.
ve bitti tüm yalanlar
tüm kaos, karmaşa
içimdekiler sokakta..
ve içimdekiler gitmeleri gereken yerde.
özgürüm
özgürsünüz
ve artık tek tabanca.
rouge
ve şimdi döküyorum önündeki çiçekleri
içimdeki kötülükler çıkıyor dışarı.
ve bitti tüm yalanlar
tüm kaos, karmaşa
içimdekiler sokakta..
ve içimdekiler gitmeleri gereken yerde.
özgürüm
özgürsünüz
ve artık tek tabanca.
rouge
1 Şubat 2011 Salı
pencere önü çiçeği
kırılgandır, narindir, hassastır...
içindeki kötülüğü kapatır, gizler, saklar...
aslında bi çocuk vardır o evde dövülen, sövülen
ağlayan, üzülen..
ama kırılgandır, narindir, hassastır...
pencere önü çiçeği.
içerideki kötülüğü kapatır, gizler, saklar...
aslında herkesin yok mudur?
pencere önü çiceği.
içimizde fırtınalar kopsa, toprağını eşeleriz
gözümüzden yaş gelse, köküne su diye dökeriz...
önemli olan göstermemektir kendini, içini..
içimizdeki kötülüğü kapatır gizler, saklar...
pencere önü çiçeği...
rouge
"Ali ata bak."
Tam üç sene önce yazın çok safça sevdiğim biri vardı...
tam iki sene önce kışın çok ağladım çünkü çok safça sevmiştim...
tam bi buçuk sene önce ilkbaharda çok sevdiğim biri vardı...
tam bir sene önce ben "yine" çok ağladım çünkü birini çok sevmiştim...
tam üç ay önce biri girdi hayatıma ...
ve ben bugün tamda üç sene önce yazın "çok safça" olan sevgimi özledim.
Bi sene sonra ağlayacağımı bile bile...
O zaman çekilen fotoğraflara baktım bakışlarım bile değişmiş şimdi..
Belki klasik olacak ama yüzüm nasır tutmuş,
gözlerim yosun..
Şimdi yorgun ama çok güçlü bakıyorum ..
bakıyorum ve ben benim içimde başka birini görüyorum..
bedeni yorgun ama ruhu çok güçlü...
artık yara almaz, üzülmez..
çünkü o çok güçlü..
Ama inanır mısınız
bazen "Ali ata bak"ı zor okumayı bile özlüyorum...
(farkındayım fotoğraf biraz alakasız ama nedense çok sevdim ondan koydum. bende çekmedim)
rouge...
tam iki sene önce kışın çok ağladım çünkü çok safça sevmiştim...
tam bi buçuk sene önce ilkbaharda çok sevdiğim biri vardı...
tam bir sene önce ben "yine" çok ağladım çünkü birini çok sevmiştim...
tam üç ay önce biri girdi hayatıma ...

Bi sene sonra ağlayacağımı bile bile...
O zaman çekilen fotoğraflara baktım bakışlarım bile değişmiş şimdi..
Belki klasik olacak ama yüzüm nasır tutmuş,
gözlerim yosun..
Şimdi yorgun ama çok güçlü bakıyorum ..
bakıyorum ve ben benim içimde başka birini görüyorum..
bedeni yorgun ama ruhu çok güçlü...
artık yara almaz, üzülmez..
çünkü o çok güçlü..
Ama inanır mısınız
bazen "Ali ata bak"ı zor okumayı bile özlüyorum...
(farkındayım fotoğraf biraz alakasız ama nedense çok sevdim ondan koydum. bende çekmedim)
rouge...
31 Ocak 2011 Pazartesi
hiç iyi değil
ben yine kendime üzülmeye başladım.
bu hiç iyi değil geçmişten biliyorum.
rouge
bu hiç iyi değil geçmişten biliyorum.
rouge
30 Ocak 2011 Pazar
günün sonu

gecenin son yazısı her ne kadar yeni günün ilk saatleri olsa da..
daha 10 saat önce (yaklaşık olarak) depresyonda ki ben depresyondan çıktım...
demek ki benim arkadaşlarımla uzuuun uzun laflamam gerekiyormuş bunu anladım.
bide bu neşeli anımda dinlediğim garip müziğide paylaşayım (radyo programı gibi oldu)
neyse efedim buyrunuz "enteresan şarkı"
şarkı dediğime bakmayın, söz beklemeyin
deliriyorum sanırım
<--- rouge
depresy-on
hoş her insan için farklıdır ama olsun.
ben için
bloga sürekli yazma isteği
jay jay johanson
çikolata
süt
üzerine oturduğum yeşil minder
sırtıma aldığım battaniyem
içtiğim sigaram
yanımda duran kar kürem
ve
arada teramisin (terramycin) sürdüğüm dövmemdir.
bide fazla konuşmak istemediğim sevgilimide unutmayalım.
ayrıca yarın n'olucak biliyor musun???
dedem öleli bir sene olmuş olacak.
zaman çabuk geçiyor.
(bu arada biri bana kar küresi alabilir mi? kocaman ama. şuan ki çok ufak. karıda çok az.)
rouge
29 Ocak 2011 Cumartesi
psikolojik
Aslında çok uykum var ama psikolojik biliyorum.
bide geçmişimi özlüyorum belli belirsiz ilişkilerimi.
o zaman yara alma olasılığım hep var diye kendimi korurdum kendi içimde..
ama şimdi oda yok...
Özlüyorum
"Bıyıklı Çocuk"u
yada
"Nekrofil Ruh"u..
içimde işler karıştı.
rouge
bide geçmişimi özlüyorum belli belirsiz ilişkilerimi.
o zaman yara alma olasılığım hep var diye kendimi korurdum kendi içimde..
ama şimdi oda yok...
Özlüyorum
"Bıyıklı Çocuk"u
yada
"Nekrofil Ruh"u..
içimde işler karıştı.
rouge
but i'm alone again...
Eğer en yakın arkadaşınız ve kız kardeşiniz size sevdiğiniz adam hakkında gerçek diye düşündükleri, ihtimalleri söylerse onlar kendi hayatına devam eder sizde kafanız karışmış halde oturur "jay jay johanson" dinlersiniz..
Çünkü narindir romantiktir ve yalnızdır. "bkz: Jay Jay Johanson-Alone Again"
Ne kadar acı ve kötü, güvendiğin insanlar sana bir şeyler söylediğinde inanmak istemezsin ama karşı taraf "1-0" öndedir zaten senin elinde bir şey yoktur. En azından benim elimde hiç bir şey yok.
Aslında söyledikleri şeyler (aldatır, oyun yapıyor, aslında sevmiyor.. vb.) pekte inanılacak şeyler değil. ama işte bi kere laf ağızdan çıktımı insanın beynin deki kırk tane tikli dolaşmaya başlıyor...
Eğer bi kızsan ve yolun başındaysan güvenmek çok zor oluyor...
-ki malum geçmişteki yüzüstü bırakılmaları da koyarsak kekin içine, zor oluyor.. zor...
rouge
28 Ocak 2011 Cuma
believe in me
you believe in me.
i believe in you.
how come that you don't
believe in us ?
rouge
i believe in you.
how come that you don't
believe in us ?
rouge
26 Ocak 2011 Çarşamba
24 Ocak 2011 Pazartesi
bang-bang-bang!

rouge
anı
fark ettim ki unuttuğum anılar var.. dünden kalan, bugün olan ve yarın olacak .. anıların içinde boğuşurken aklına şu gelir "haksızlık yaptığınız kişiler var"dır hayatınızda.. bazılarına bilinçli olarak yaparken bunu bazılarına istemeden yaparsınız ve üzülürsünüz.. enteresandır ben bilinçsiz olarak yaptığım "haksızlık" a üzülürken buldum kendimi.. en son hatırladığım bi kaç göz yaşı bu kadar...
rouge
rouge
değer
bazen hayatında ki herşeyin değersiz olduğunu düşünürsün...
bazende hayatındaki herşey çok değerlidir senin için..
öenmli olan yada olmayan bilemiyorum aradaki çizgi aslında
"değer" neye göre kime göre?
bunun ölçüm aracı ne...?
kafam da garip garip "değer" le ilgili bir sürü soru var... ve içinden çıkılmaz bi hal aldıktan sonra çıkabildiğim kadarını yazmak istedim sadece...
kelimelerin arkadaşlığıyla.. birlikteliğiyle oluşan değerler ne kadar doğrudur bilinmez..
kelimeler doğruda söyler yalanın kapılarınıda açar...
"değer" neye göre kime göre??
sanırım kafayı yemekteyim...
daha duygusal şeylerde yazıcam.
rouge
bazende hayatındaki herşey çok değerlidir senin için..
öenmli olan yada olmayan bilemiyorum aradaki çizgi aslında
"değer" neye göre kime göre?
bunun ölçüm aracı ne...?
kafam da garip garip "değer" le ilgili bir sürü soru var... ve içinden çıkılmaz bi hal aldıktan sonra çıkabildiğim kadarını yazmak istedim sadece...
kelimelerin arkadaşlığıyla.. birlikteliğiyle oluşan değerler ne kadar doğrudur bilinmez..
kelimeler doğruda söyler yalanın kapılarınıda açar...
"değer" neye göre kime göre??
sanırım kafayı yemekteyim...
daha duygusal şeylerde yazıcam.
rouge
16 Ocak 2011 Pazar
10 Ocak 2011 Pazartesi
mutluluk
mutsuz günlerimin haftalarımın ve aylarımın sonunda çok mutlu olmak.
bazen mutluluk haydarpaşa daki bi veda öpücüğünde gizli olabiliyor...
9 Ocak 2011 Pazar
nefreti güzel yaşamak
"...ama olmuyosa duygularım ne kadar yoğunsa aynı yoğunlukta kendini nefrete bırakabilir. zaten aşkla nefret baya benziyor birbirlerine yoğunluk olarak..." dedi yanakları kızarmış bana yoğun, duygulu gözleriyle bakarken. " ya siyah ya beyaz
ben ikisini de güzel yaşarım" dedi. şimdi elleri ellerimdeydi....
rouge
7 Ocak 2011 Cuma
07.01.2011
gözlerim kıpkırmızı kançanağı uykum var. herşey normal. hatta iyi bile olabilir belki.
7 Aralık 2010 Salı
haberin yok ölüyor-um
gözlerimden yaşlar süzülürken kulağımda duman haberin yok ölüyorum diyor...
ve ben şuan aşk acısı çekmiyorum aslında...
birileri çekiyor bu acıyı ve bunun için ölümü alıyo gözlerinin önüne...
bunun için yoluyo saçını başı belki açısını atar diye vücudundan...
ve işte ben ki güçlü olan sadece bir tokat atabiliyorum kendisine gelmesi için...
ben ki güçlü olan sadece elimi kolumu birbirlerine bağlıyor sessizce oturup ağlıyorum....
rouge
ve ben şuan aşk acısı çekmiyorum aslında...
birileri çekiyor bu acıyı ve bunun için ölümü alıyo gözlerinin önüne...
bunun için yoluyo saçını başı belki açısını atar diye vücudundan...
ve işte ben ki güçlü olan sadece bir tokat atabiliyorum kendisine gelmesi için...
ben ki güçlü olan sadece elimi kolumu birbirlerine bağlıyor sessizce oturup ağlıyorum....
rouge
27 Kasım 2010 Cumartesi
11 aralık yolcusu.
es-es-es
ki-ki-ki
eski-eski
es!
rouge
17 Kasım 2010 Çarşamba
dalga
bazen sadece olanlarla yada olacaklarla dalga geçmek için yaşadığımızı düşünüyorum.
bizim bu oyunda ki görevimiz dalga geçmek.
rouge
29 Ekim 2010 Cuma
uyku tutmaz
hani olur ya bazen
uyku tutmaz
bakarsın tavana
düşünürsün
sonra ne düşündüğünü unutursun
unutursun dünü
bugünü
yarını
hani olur ya bazen
uyku tutmaz
candan bakarsın dışarı
hava soğuk
rüzgarın ıslığı gelir kulağına
sonra duymazsın
rüzgarı
sessizliği
kendini
hani olur ya bazen
uyku tutmaz işte...
rouge
uyku tutmaz
bakarsın tavana
düşünürsün
sonra ne düşündüğünü unutursun
unutursun dünü
bugünü
yarını
hani olur ya bazen
uyku tutmaz
candan bakarsın dışarı
hava soğuk
rüzgarın ıslığı gelir kulağına
sonra duymazsın
rüzgarı
sessizliği
kendini
hani olur ya bazen
uyku tutmaz işte...
rouge
Etiketler:
bazen,
gece,
hepinizi dövücem evet,
karmaşa,
özlem,
rüzgar,
şiir,
uyku tutmaz
27 Ekim 2010 Çarşamba
.
ve etrafımda bu kadar olay olurken benim diyebildiğim tek şey
"uykum var" dı....
rouge
"uykum var" dı....
rouge
24 Ekim 2010 Pazar
bir, iki ve 3 numara

sadece geriye bir tanesi kalmıştı mutluydum. kısmet olmamıştı.
şimdi bugün onuda göreceğim. çok garip bi duygu. zamanında emek harcadığın sevdiğin insanların senin onlara yaptığın şeyleri başkalarına yaparken görmek... yada bir başkasına aşık aşık baktığına şahit olmak.
gariptir.

bunların hepsi varsayım. olmayabilir de. ama olsa bile sen bunların hiç biriyle ilgilenmeyeceksin ve diğer erkekler gibi davranmayacaksın. kim bilir belki de sadece gülümsersin. alaycı yada özlem dolu. kim bilir.
tek bildiğim yazmak istedim yazdım. 3 numara bekle beni sana pis pis bakıp, etrafa neşe saçmaya geliyorum.
(ayrıca şu sürekli bahsettiğim ahmak varya bu o değil bu başka biri... ama yinede son sevdiğim insan olmasa bile koyuyo be.)
rouge
23 Ekim 2010 Cumartesi
"kodlanmış" anılar
Her insan için bir şeyi yada bir şeyleri kodluyorum kendi beynimde.
Hayatım böyle kısıtlamalarla dolu... Ama neyse ki bu arkadaşlıkların yada ilişkilerin süreleri pek uzun olmadığı için "kodladığım" şeylerde pek fazla değil.
Bu iyi mi yoksa kötü mü ben de bilmiyorum.
Mesela geçmişte pekte iyi olaylar yaşamadığım bi insan mfö ile kodlanmıştı. Bide metal müzik (ne alaka ama ikisi) Her neyse bunun içindir ki ne mfö nün belirli şarkılarını dinleyebiliyorum nede müzik kanalında çıkan metal müzikleri (hoş fazla sevmezdim zaten.)
Çocukken çok iyi günler geçirdiğim ama şuan küs olduğum çocukluk arkadaşımla çok fazla evcilik oynadığım içindir ki; Kuzenimi oyalamak için bile olsa evcilik oyununu oynayamıyorum. En fazla 5 dk sonra başka saçma sapan bi oyun üretip onu oynamaya yönlendiriyorum.
Hayatım böyle kısıtlamalarla dolu... Ama neyse ki bu arkadaşlıkların yada ilişkilerin süreleri pek uzun olmadığı için "kodladığım" şeylerde pek fazla değil.
Ama işte son olarak biten vede sürekli bahsettiğim insanımsı "hayvan" yüzünden hayatımın bir çok kısmı kodlandı.
Ben artık Eminönü'nde de çay içmeyi sevemiyorum.
Yada Taksim de karadut çayı içtiğimde dalıp gidiyorum öyle...
Çiçekli elbisemi giymek istemiyorum.
Gondola yanımda biri varken binmek istemiyorum... Onun yerini alır diye, onun gibi korkar diye. Yada hayali hep orada dursun diye...
Bir erkeğin bana şiir okumasını istemiyorum artık.
Sadece onunla bağlantılı olarak yaptığım ve yapacağım, vazgeçmeyeceğim 2-3 şey var hayatta...
Biri karanlık oda.(karanlık oda sayesinde tanıdım onu ama o yokken de severdim ben orayı)
Diğeri motor.(bu bi tutku. ondada aynı tutku var ama ilgilendirmiyor şuan)
Üçüncüsü de ikimizinde sevdiği şarap olan vişne şarabı...
Üçünden de vazgeçmeyeceğim.
Belkide takıntıdır ama üçünde de fikri benimle aynı olan birini seveceğim bi daha ki sefere...
Bide öğrendiğim bir şey var... Hayatında kalıp kalmayacağından emin olmadığın kişilerle fazla yere gitme ve fazla şeyler tatma yada yaşama...
Eğer karakter benim gibiyse sende de, sana yaşayacak fazla bir şey kalmaz.
rouge
ayrıca nedendir bilmem aklıma bu tablo geldi
beyfendi.
Alıngan beyfendilerle bir masaya oturdum.
Bazılarını geçmişteki anılarımdan tanıyordum.
Bazılarını da gelecekte tanımayı umuyordum.
Hepsinin aralarında farklar vardı.
Ve hepsine de ayrı ayrı bu farklar çekmişti beni.
Çünkü onlar farklıydılar.
Yuvarlak masa toplantısında bir şey fark ettim.
Farklıydılar ama hepsi aynı şeye sahipti.
Değişmez erkek ruhuna.
lanet olsun bea.!
rouge
16 Ekim 2010 Cumartesi
"an"
uzun zamandır uzanıp yatağıma düşünmemiştim.
gariptir.
yaptıklarım hakkında düşünmemiştim.
bi bakıma anı yaşamıştım.
sonra düşündüm.
ertesi gün yaptıklarım yine aynı şeylerdi.
meğerse "anı" yaşamamışım.
hayatın gerektirdiklerini yapmışım sadece.
yaşadığım günler benim anlarım değilmiş.
üzüldüm.
rouge
gariptir.
yaptıklarım hakkında düşünmemiştim.
bi bakıma anı yaşamıştım.
sonra düşündüm.
ertesi gün yaptıklarım yine aynı şeylerdi.
meğerse "anı" yaşamamışım.
hayatın gerektirdiklerini yapmışım sadece.
yaşadığım günler benim anlarım değilmiş.
üzüldüm.
rouge
13 Ekim 2010 Çarşamba
bir damla gözlerimde
Çok geç oldu belkide düşündük taşındık
Bir çok şeyi birbirimizden sakındık
Bir şey eksik cümlede
Yüklemmi özlemmi sakladığın şey her neyse beni üzermi
Bir çok şeyi birbirimizden sakındık
Bir şey eksik cümlede
Yüklemmi özlemmi sakladığın şey her neyse beni üzermi
Öyle çok şey varki içimde
hep sustuk konuşmak yerine
Konuşmadığımız her ne varsa
Seninle sakladım gözlerimde
hep sustuk konuşmak yerine
Konuşmadığımız her ne varsa
Seninle sakladım gözlerimde
Ne olur sende fazla üzülme
Hep kendi kendine yenilme
Konuşmadığımız her ne varsa seninle
Bir damla gözlerimde
Hep kendi kendine yenilme
Konuşmadığımız her ne varsa seninle
Bir damla gözlerimde
Belki yanlış yoldayız
Kaybolduk kaybolduk gizleyince kendimizde yorulduk
Her hatada telafi gerekli değilmi
Bizi durduran gurur mu kibir mi
Kaybolduk kaybolduk gizleyince kendimizde yorulduk
Her hatada telafi gerekli değilmi
Bizi durduran gurur mu kibir mi
Öyle çok şey varki içimde
hep sustuk konuşmak yerine
Konuşmadığımız her ne varsa
Seninle sakladım gözlerimde
hep sustuk konuşmak yerine
Konuşmadığımız her ne varsa
Seninle sakladım gözlerimde
Ne olur sende fazla üzülme
Hep kendi kendine yenilme
Konuşmadığımız her ne varsa seninle
Bir damla gözlerimde
Hep kendi kendine yenilme
Konuşmadığımız her ne varsa seninle
Bir damla gözlerimde
son günlerde arka arkaya dinlediğim şarkıdır kendisi...
bu şarkı yazılarımda o kadar sitem edip "dövmek" istediğim insana gelsin mümkünse.
eğer okuyorsan şarkıyı dinle yada dinleme fark etmez. ama bu kadar gururlu kişi davranışları altından gururumu ve ruhumu paramparça edip "güvenmemeyi" öğrettiğin için teşekkürlerimi sunuyorum.
hoş zaten pek güvenmem insanlara. nadirdir.
artık o nadirlikte yok senin sayende :)
rouge
4 Ekim 2010 Pazartesi
soru-(msuz)-(nlu)
insanlara ruhsal yada fiziksel olarak zarar veriyorum.
inanın bu kimsenin suçu değil. üstlerine alınmalarını bende istemiyorum.
aslında her şey benim sorumsuzluğumdan ibaret.
evet sanırım ben sorumsuzum, sorunluyum.
rouge
inanın bu kimsenin suçu değil. üstlerine alınmalarını bende istemiyorum.
aslında her şey benim sorumsuzluğumdan ibaret.
evet sanırım ben sorumsuzum, sorunluyum.
rouge
3 Ekim 2010 Pazar
far away....
Kirpiklerimde rimel
Ayaklarımda topuklu ayakkabı
Üzerimde şık bir elbise
Boynumda hoş bir kolye var...
Birde elimde parıldayan "kibar" çantam.
Ben arabada "eğlenmeye" giderken bulunduğum hali birilerine anlatmak için can atıyorum.
Fakat herkesin kendi dert ve eğlenceleri olduğu için benimle pek fazla ilgilenmeyecekleri için sadece yazıyorum.
Söylemiyor, yazıyorum.
Bulunduğum durumun yapmacıklığından beni kurtaran tek şey Jay Jay Johanson ve Far Away...
Kim bilir belkide bulunduğum durum değil benimdir yapmacık olan...
bilemiyorum.Tek bildiğim bu dünya, bu hayat, bu kaos bana göre değil.
rouge
Ayaklarımda topuklu ayakkabı
Üzerimde şık bir elbise
Boynumda hoş bir kolye var...
Birde elimde parıldayan "kibar" çantam.
Ben arabada "eğlenmeye" giderken bulunduğum hali birilerine anlatmak için can atıyorum.
Fakat herkesin kendi dert ve eğlenceleri olduğu için benimle pek fazla ilgilenmeyecekleri için sadece yazıyorum.
Söylemiyor, yazıyorum.
Bulunduğum durumun yapmacıklığından beni kurtaran tek şey Jay Jay Johanson ve Far Away...
Kim bilir belkide bulunduğum durum değil benimdir yapmacık olan...
bilemiyorum.Tek bildiğim bu dünya, bu hayat, bu kaos bana göre değil.
rouge
25 Eylül 2010 Cumartesi
develer tellal iken
evvel zaman içinde, kalbur saman içinde
develer tellal iken, pireler berber iken çok güzel bir ülkede,
çok güzel bir prenses yaşarmış.
birde çok yakışıklı bir prens varmış.
fakat günün birinde prens kaybolmuş.
vede haber salmışlar dört bir yana prensi bulana bin bir minnet diye...
rouge
develer tellal iken, pireler berber iken çok güzel bir ülkede,
çok güzel bir prenses yaşarmış.
birde çok yakışıklı bir prens varmış.
fakat günün birinde prens kaybolmuş.
vede haber salmışlar dört bir yana prensi bulana bin bir minnet diye...
rouge
23 Eylül 2010 Perşembe
uyuşuk insan modeli
uykum var.
uykum var
uykum va
uykum v
uykum
uyku
uyk
uy
u
.
rouge
uykum var
uykum va
uykum v
uykum
uyku
uyk
uy
u
.
rouge
18 Eylül 2010 Cumartesi
ŞAKA MI BU?????
sitemliyim evet.
ÇOCUK gibi davranıp sosyal paylaşım sitelerindeki izleme yada arkadaşlık gibi şeyleri PAT diye bitirmekte nedir yahu.
madem bu kadar takıyorsun adam gibi konuş dimi??!!!
yada takmıyorsun. o zaman takıyorum DEME!
(kızım sana söylüyorum gelinim sen anla muhabbetinden anlaması dileğiyle)
rouge
sitemliyim evet.
ÇOCUK gibi davranıp sosyal paylaşım sitelerindeki izleme yada arkadaşlık gibi şeyleri PAT diye bitirmekte nedir yahu.
madem bu kadar takıyorsun adam gibi konuş dimi??!!!
yada takmıyorsun. o zaman takıyorum DEME!
(kızım sana söylüyorum gelinim sen anla muhabbetinden anlaması dileğiyle)
rouge
13 Eylül 2010 Pazartesi
yeni sayfa
benim bir ajandam vardır..
içinde buraya yazdıklarım ve daha fazlası var.
fark ettim de duygularımı fazlasıyla abartıyorum.
sanki sadece ben sevdim.
sanki sadece ben çamura battım. yoo. hiçte öyle değil.
ajandam bitti. son sayfalarına bunları yazdım ve
fark ettim.
yalnız değilim, abartmama gerek yok. zaten şu sıralar istesem de abartamıyorum .sanırım buna büyümek deniyor.
merhaba ben büyüdüm.
ve şimdi önümde bomboş sayfaları olan yeni bi ajandam var
kapağını açtım ve yazmaya başlıyorum. artık dertler başka..
rouge
12 Eylül 2010 Pazar
yüz-yüze
evde var mıydın yok muydun
bilmiyordum
sadece geçerken uğramak istedim
belki görürdüm,
sesinin duyardım
en azından
bastığın zile basmıştım
neyse
bu kadar acıklı duygu yeter
unutmadın umarım
yüz yüze konuşacaklarımız var
yüz yüze demişken.
o kadar zor ki sana bakarken konuşmak
eğer sen kapıyı açsaydın konuşabilir miydim bilmiyorum
bu arada fark ettim de bilmediğim çok şey var.
fakat ne gariptir, ben bildiklerimden korkuyorum.
bilmiyordum
sadece geçerken uğramak istedim
belki görürdüm,
sesinin duyardım
en azından
bastığın zile basmıştım
neyse
bu kadar acıklı duygu yeter
unutmadın umarım
yüz yüze konuşacaklarımız var
yüz yüze demişken.
o kadar zor ki sana bakarken konuşmak
eğer sen kapıyı açsaydın konuşabilir miydim bilmiyorum
bu arada fark ettim de bilmediğim çok şey var.
fakat ne gariptir, ben bildiklerimden korkuyorum.
rouge
büyüdüğümde çok güçlü olacağım
ve onlar bana özgürlük diyecek
tıpkı dalgalanan bir bayrak gibi
bordeaux
ve onlar bana özgürlük diyecek
tıpkı dalgalanan bir bayrak gibi
bordeaux
9 Eylül 2010 Perşembe
o
hanım hanımcıktı.
dudakları küçük
gözleri zeytin
saçları uzun.
o
hikayenin başladığı yerdi
ablaydı, anneydi
herşeydi.
rouge
8 Eylül 2010 Çarşamba
den-g
ve sustum.
sonsuza kadar mı bilmiyorum.
süre "bir müddet".
belkide en iyisi budur bilemiyorum.
"bir müddet" konuşmayarak kafamızı toparlayacağız. (en azından benim "bir müddet" susmaktan-konuşmamaktan anladığım bu. yada ben böyle anlamak istiyor da olabilirim).
dengesiz ruh halimin sayende dengeli olacağını düşünmem ne acı.
oysaki yaklaşık bir sene önce öğrenmiştim, kendinden fazla birine değer verirsen dengen bozulur.
nedeni de şudur ki;
sen değer verirken, sana değer verilmemesi.
karşıda ki fazla değerleri olurken, senin değersiz olman.
bilemiyorum. dedim ya olmayan dengem bozuldu. denge kurabilenle aşk olsun mümkünse. bu sefer bende mutlu olurum belki.
kim bilir?
mutlu olmasam bile alışmaya başlıyorum sanırım dengesizliğime.
rouge
7 Eylül 2010 Salı
etekteki taşlar
üç kişiydik.
içkilerin yanında bide eteklerimizde taşıdığımız taşlar duruyordu masada.
yorulmuştuk.
içimizde tutmaktan.
unutmaktan.
yağmur başladı ruhumun arındığını hissederken biri geldi ve yağmurun gösterdiği sevgiyi engelledi.
belkide ortam namüsaitti sevgiye ulaşmam için, bende yardım ettim.
ve döndüm masaya.
çok sevdiğim iki kişi duruyordu karşımda ama bunaldım.
insan değer verirken bile bunalıyor ne yalan söyleyeyim.
herhangi bir bahaneyle kalktığım masaya geri dönmem on dakikamı almıştı.
bu on dakikada ise benim yapabileceğim tek şey bi sigara yakıp çok uzak bir masada kendime sorular sormaktı.
sordum.
ama cevaplamam için yalnız olmam gerekirdi. fakat yalnız değildim.
sulu sepkin sevgimi engelleyen vardı karşımda.
o yüzü nasıl unutabilirdim ki?
kalktım karşısına oturdum.
ön yargılı ve meraklıydım.
nerden bilebilirdim ki ruhunun benim gibi olduğunu?
sohbet ettik. sevdiğim iki kişiyi fazla yalnız bıraktığımı fark ettim ve kalktım.
döndüm masama.
uykum vardı. yorgundum.
sanırım konuşulan konular vede alkolün etkisi vardı üzerimde.
konuştuk. artık birbirimize karşı "daha" dürüsttük. dürüst değildik. birbirimizi kırmamak için düşüncelerimizi dışarı vururken, birbirimizi kandırabiliyorduk.
sıkıldım. wc ye gitme bahanesiyle kalktım. yüzüme bi su vurdum.
masama geri dönerken yine karşılaştık. gülümsedik. yanında bi arkadaşı vardı. onunla ilgilenmedim. yardıma ihtiyacı olduğu belliydi yardım ettim. yukarı çıktım.
masama oturduğumda konuyu dağıttım. sıkılmıştım.
ciddiyet beni yoruyor bunu farkettim.
çünkü içimden gelmiyor.
en azından o an için ben ciddiyet istemiyordum.
o beni bunaltan sonra mutlu eden yarı ciddi günden geriye kalan sadece kabarık bi hesaptı.
bi de tabi hesabı ödediğimiz, sohbet ettiğim kişi.
tesadüflere ve kadere inananlardanım. eğer yardım etmeseydim sevgiyi engellemesine şuan hala boğuşuyor olurdum dertlerimle.
hayatıma hoş geldin.
döndüm masama.
uykum vardı. yorgundum.
sanırım konuşulan konular vede alkolün etkisi vardı üzerimde.
konuştuk. artık birbirimize karşı "daha" dürüsttük. dürüst değildik. birbirimizi kırmamak için düşüncelerimizi dışarı vururken, birbirimizi kandırabiliyorduk.
sıkıldım. wc ye gitme bahanesiyle kalktım. yüzüme bi su vurdum.
masama geri dönerken yine karşılaştık. gülümsedik. yanında bi arkadaşı vardı. onunla ilgilenmedim. yardıma ihtiyacı olduğu belliydi yardım ettim. yukarı çıktım.
masama oturduğumda konuyu dağıttım. sıkılmıştım.
ciddiyet beni yoruyor bunu farkettim.
çünkü içimden gelmiyor.
en azından o an için ben ciddiyet istemiyordum.
o beni bunaltan sonra mutlu eden yarı ciddi günden geriye kalan sadece kabarık bi hesaptı.
bi de tabi hesabı ödediğimiz, sohbet ettiğim kişi.
tesadüflere ve kadere inananlardanım. eğer yardım etmeseydim sevgiyi engellemesine şuan hala boğuşuyor olurdum dertlerimle.
hayatıma hoş geldin.
rouge
sorgu.
sorgudaydım.
haritası olmayan yollar üzerinde giderken motorumla, hız limitini aşmışım.
kimliği belli olmayan birine çarpmış, ağır yaralamışım.
yüzünü gördüğümde dehşet içindeydi ruhum.
çünkü karşımdaki duran beden benimdi.
ve benim hayatım basitti.
basite indirgenmişken hayatlar, zorluklarla karşılaşınca ortalık hep karışıyor.
yada akışını bozan şeylerle.
tam bu bozukluğa alışıyor derken, arada bir eski düzenine baktığında yenisi kıskanır ve atar seni üzerinden. Sonuç: o seni atarken üzerinden, sen hız limitini aşmışsındır ve çarpmışsındır kendine.
haritası olmayan yollar üzerinde giderken motorumla, hız limitini aşmışım.
kimliği belli olmayan birine çarpmış, ağır yaralamışım.
yüzünü gördüğümde dehşet içindeydi ruhum.
çünkü karşımdaki duran beden benimdi.
ve benim hayatım basitti.
basite indirgenmişken hayatlar, zorluklarla karşılaşınca ortalık hep karışıyor.
yada akışını bozan şeylerle.
tam bu bozukluğa alışıyor derken, arada bir eski düzenine baktığında yenisi kıskanır ve atar seni üzerinden. Sonuç: o seni atarken üzerinden, sen hız limitini aşmışsındır ve çarpmışsındır kendine.
belkide daha iyidir kendi kendini yaralamak.
bir başkası yüzünden yaralanmaktansa.
rouge
peki

Duygular karma karışık, duygular düğüm.
Hangimiz çözecek peki? Bu kadar adım atmışken. Hatta koşarken, adımlarımızı sayamaz iken, sıra kimde nasıl bileceğiz?
Yada bilemeyeceğiz ve böyle sürecek bu suskunluk, küskünlük.
Okuyorsan yazdıklarımı sorarım sana ister miydin sende böyle olmasını?
Cevabın evetse zaten ilgilenme, takma kafana.
Ama cevabın hayırsa "hoşçakal" deme.
Şimdi senden her zaman dediğin gibi "peki" demeni bekliyorum.
Hadi bıyıklı çocuk "peki" de...
rouge
6 Eylül 2010 Pazartesi
son.
ve bardağı taşıran son damla süzülürken ben sadece izliyordum..
rouge
denizde anahtar var
çok ama çok sinirliyim.
çünkü sen kapalı bir kutusun
kilit vurulmuş ve anahtarı denize atılmış
o anahtarı denize atanı bulunca
soğuk ellerimle ensesine dokunacağım
okyanus kadar soğuk ellerimde
iki büklüm olur belki
sonra da kalır öylece.
rouge
çünkü sen kapalı bir kutusun
kilit vurulmuş ve anahtarı denize atılmış
o anahtarı denize atanı bulunca
soğuk ellerimle ensesine dokunacağım
okyanus kadar soğuk ellerimde
iki büklüm olur belki
sonra da kalır öylece.
rouge
mühim değil
Ne yaptım biliyor musun? Daha çok şarkı söyledim. Sigaraya yeniden başladım. Alışveriş yaptım gereksiz.
Ne yaptım biliyor musun? Bol bol seyahat ettim. Hatta yalnızlık çektim. Pişman oldum, kimseye söylemedim.
Yani sustum genelde. Bazende gülümsedim nazikçe.Dinlemediğim belli olmasın diye.
Bitti buraya kadarmış dedim. Unuttum bile dedim. Avuttum kendimi sözde. Ama yinede akıyor gözyaşlarım. Islatıyor yastığımı. Seni özlediğim gecelerde...
beni anlatan şarkıymış meğerse.
rouge
Ne yaptım biliyor musun? Bol bol seyahat ettim. Hatta yalnızlık çektim. Pişman oldum, kimseye söylemedim.
Yani sustum genelde. Bazende gülümsedim nazikçe.Dinlemediğim belli olmasın diye.
Bitti buraya kadarmış dedim. Unuttum bile dedim. Avuttum kendimi sözde. Ama yinede akıyor gözyaşlarım. Islatıyor yastığımı. Seni özlediğim gecelerde...
beni anlatan şarkıymış meğerse.
rouge
5 Eylül 2010 Pazar
tatile çıksanıza bi
bazen bi ovada olmak istiyorum, tek bi ağaç olsun sırtımı dayayabileceğim
başka hiç bir şey, hiç kimse olmasın.
bazen dünyada sadece ben kalayım istiyorum, tüm insanlar bi yere tatile gitsin ve ben tek başıma kalayım dünyada..
(ayrıca aklıma gelmişken söyleyeyim. msn yada facebook gibi kişilerle sohbet edilen yerlerde ":D" ifadesini kişi gerçekte gülmese bile kullanmıyor mu sinir oluyorum. peki ben yapmıyor muyum? evet gülmesem hatta melankoliden kusma noktasına gelmişken bile ":D" ifadesini kullanıyorum. çünkü bi ara gerçekten güldüğümde kullanıyordum bu seferde karşımda ki ona karşı küs olduğu sanıyor. ne garip yahu.)
rouge
başka hiç bir şey, hiç kimse olmasın.
bazen dünyada sadece ben kalayım istiyorum, tüm insanlar bi yere tatile gitsin ve ben tek başıma kalayım dünyada..
(ayrıca aklıma gelmişken söyleyeyim. msn yada facebook gibi kişilerle sohbet edilen yerlerde ":D" ifadesini kişi gerçekte gülmese bile kullanmıyor mu sinir oluyorum. peki ben yapmıyor muyum? evet gülmesem hatta melankoliden kusma noktasına gelmişken bile ":D" ifadesini kullanıyorum. çünkü bi ara gerçekten güldüğümde kullanıyordum bu seferde karşımda ki ona karşı küs olduğu sanıyor. ne garip yahu.)
rouge
biri yirmi yedi geçerken
saat biri yirmi yedi dakika geçerken
üzerimde hırkam, ayaklarımda botlarım vede polar eşofmanım ile sahilde oturmak istiyorum.
"bak çayım sigaram her şeyim tamam" derken yanıma birisinin oturmasını sohbet etmeyi, sonrada çimlere uzanıp uyumak istiyorum..
içimi ürperten rüzgarlarıyla hayran olduğum havada, evde yatağımın üzerine oturmuş, rüzgarı hissetmek için kafamı camdan dışarı çıkartmak zorunda olmam hiçte hoş değil. en azından benim hoşuma gitmiyor..
tek bildiğim sahilde sabahlamak ne güzeldir.. bi de yanında müzik çaların varsa, yada ondan daha güzel bir seçenek olan konuşabileceğin biri...
işte o zaman terk edilmiş o sahil, dünyanın en güzel yeri olur..
en azından benim için.
rouge
ça-ça-çay
balkonda yağmur yağarken çay sefası yapmak paha biçilemez.
bir küçük kızın masalı
Tanrı, çok sevdiği meleklerinden birini almış
yeryüzündeki küçük kızın.
Çok zaman sonra
aldığı meleğin yerine birini bahşetmiş,
onunla sonsuzluğa gidebilecek bir melek.
Sonra Tanrı demiş gökyüzündeki meleğe:
"Eğer sende istersen,
yeryüzünden bir melek bahşediyorum sana.
Seninle sonsuzluğa gidebilecek bir melek."
Melek sormuş Tanrıya:
"Ölümsüz müyüz yer yüzünde?" diye.
Tanrı cevap vermiş meleğe:
"Ölümlü olacaksın ama meleğin sana ölümsüz duygular verecek
siz yeryüzünden kanatlanıp uçsanız bile gökyüzüne
duygularınız kalacak yeryüzünde."
melek gökyüzünden inmiş yeryüzüne
meleği sanmış birçok ölümlü duyguların sahibini
inancı kalmamış Tanrı'yada duygulara da
kaybolmuş hiç tanımadığı dünya dedikleri bu yerde
meleğini buldu sanmış
ama sadece sanmış
birçok kez yanılmış
asılında ölümsüz duyguları verecek olan
meleği onun yanından geçerken
Sonra demiş kendi kendine...:
"Ölümsüz sandığımız duygular
Aslında ölümlü müdür..
Birbirleri için yaratılmış meleklerin,
Birbirlerini bulmaları birer masal mıdır?
Rouge
3 Eylül 2010 Cuma
yaptıklarımı ve yaşadıklarımı düşününce boşa kürek çektiğime inandırıyorum kendimi.
hepsi boşunaydı sanırım .. :/ kendime acıdım.
rouge
veee bundan sonra napıyoruz? ilgilenmiyoruz. neden? çünkü ilgilendikçe yoruluyoruz. yorgunluğa son diyor gözlerinizden öpüyorum!
1 Eylül 2010 Çarşamba
bazı insanlar uyuduğunda tatlı rüya görür.
saçma
sabah sabahın dokuzu
güneş yüzüme vurdu uyandırdı beni
kedi gibi kıvrıldım yatağımda
başucumda ki saat ve hediye ettiğin kitap, çağırıyor beni sokaklara.
doğruldum
oturdum yatağımda.
ayağım basar soğuk mermere,
içim ürperir,
tüylerim diken diken...
rouge
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)